Soyadlar neye göre verilmiştir

Aşk'a İnanmışt'ı

Genel Yönetici
Staff member
Katılım
28 Mart 2008
Mesajlar
23.246
Tepki puanı
2.148
Puanları
163
Yaş
40
Bulunduğu Yer
ŞANLIURFA
Tuttuğu Takım
GALATASARAY
Madde 1 – Her Türk öz adından başka soy adını da taşımağa mecburdur.
Madde 2 – Söyleyişte, yazışta, imzada öz ad önde, soy adı sonda kullanılır.
Madde 3 – Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmıyan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz.
Madde 4 – Soy adı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir.Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır. Koca ölmüş ve karısı evlenmemiş olursa veyahut koca akıl hastalığı ve akıl zaifliği sebebiyle vesayet altında bulunuyor ve evlilik de devam ediyorsa bu hak ve vazife karınındır.Kocanın vefatiyle karı evlenmiş veya koca evvelki fıkrada zikredilen sebeplerle vesayet altına alınmış ve evlilik de zeval bulmuş ise bu hak ve vazife çocuğun baba cihetinden olan kan hısımlarından en yakın erkeğe ve bunların en yaşlısına yok ise vasiye aittir.
Madde 5 – Mümeyyiz olan reşit soy adını seçmekte serbesttir.Akıl hastalığı ve akıl zaifliği dolayısiyle vesayet altına alınmış olan reşidin adını babası, yok ise anası, bu da yok ise vasisi seçer.
Madde 6 – En büyük mülkiye memurunun vereceği müzekkere üzerine Cumhuriyet Müddeiumumisi, 3 üncü maddedeki memnuiyete uygun olmıyarak soy adı kullananların bu adı değiştirmelerini ve tarihte ün almış olanlara ilişik anlatan adların, hilafını iddia ile, kullanılmamasını mahkemeden istiyebilir. Kanunla taayyün eden unvanlar mahfuzdur.
Madde 7 – Bu kanunun neşri tarihinden itibaren iki yıl içinde gerek soy adı olmıyanlar ve gerekse soy adlarını değiştirmek istiyenler taşıyacakları adı Hükümetin tayin edeceği şekilde nüfus kütüklerine geçirilmek üzere bildirirler. Bu iş için verilecek her nevi evrak pul resminden muaftır.
Madde 8 – Soyadı seçme işlerinde çıkacak ihtilafları halletmek ve kendiliklerinden soyadı seçmiyenlerle anası babası belli olmıyan çocuklara ad takmak ve bir adın kanunun istediği şekle uygun olup olmadığı hakkında karar vermek salahiyeti ana kütüğün bulunduğu yerin en büyük mülkiye memuruna aittir.
Madde 9 – Valiler ve kaymakamlar soyadlarının nüfus kütüklerine ve doğum kağıtlarına doldurulması işinde diğer Devlet dairelerinde münasip gördükleri memurları iş bitinceye kadar yardımcı olarak nüfus dairelerinde çalıştırmağa salahiyetlidirler.
Madde 10 – Bu kanunun tayin ettiği müddet geçtikten sonra soyadlarını değiştirmek istiyenler Kanunu Medeninin bu baptaki hükümlerine tabi olurlar.
Madde 11 – Soyadlarını nüfus kütüğüne ve doğum kağıtlarına yazma işinde ihmali görülen memurlar hakkında kaymakamlar bir haftalığa, valiler on beş günlüğe kadar maaş kesme cezası verebilirler. Bu kararlar kati olup ilk ödenecek maaştan kesilir.
Madde 12 – Kanunun tayin eylediği zaman içinde soy adını memurlara bildirmiyenlerden beş liradan on beş liraya kadar ve bu iş için Hükümetçe verilecek vazifede ihmali görülen muhtarlar ve ihtiyar heyetleri azasının her birinden ve belediyelerce memur edilenlerden on liradan elli liraya kadar hafif para cezası alınır. Bu cezalar mahalli idare heyetleri karariyle verilir ve vali veya kaymakamların tasdikı ile katileşir.
Madde 13 – Bu kanunun tatbik yollarını gösterir bir Nizamname yapılacaktır.
Madde 14 – Bu kanun neşri tarihinden altı ay sonra mer'iyete girecektir.
Madde 15 – Bu kanunun hükümlerini yerine getirmeğe Dahiliye Vekili memurdur

Atatürk'ün devrimlerinden olan Soyadı Kanunu sonucunda, her Türk kendi adından başka ailesinin ortak olarak kullanacağı bir soyadı almıştır.
Cumhuriyet öncesi Türk toplumunda ailelerin dinî, sosyal, ailevî ve asalet kaynaklı lakaplar taşımaları, gerek insanlar arasında ayırıma yol açmakta, gerekse toplumsal ilişkilerde (nüfus işlemleri, askerlik vb.) karışıklıklara neden olmaktaydı. Bu durum, cumhuriyetin millî sınırlar içinde tüm insanları eşit kabul etme mantığıyla bağdaşmıyordu. Dolayısıyla hızla modernleşen Türk toplumunda böyle bir bölünmüşlüğe yer verilmemeliydi. Bu gaye ile 21 Haziran 1934’te “Soyadı Kanunu” kabul edilmiştir. Bu kanuna göre, her Türk kendi adından başka ailesinin ortak olarak kullanacağı bir soyadı alacaktır. Alınan bu soyadları Türkçe olacak, yabancı milletlere ait adlar kullanılmayacak, soyadlarının ahlaka aykırı ve komik olmamasına özen gösterilecektir.
24 Kasım 1934 tarihinde kabul edilen bir kanunla da M. Kemal’e T.B.M.M. tarafından “Atatürk” soyadı verilmiştir.
Yine bu tarihte 'ağa', 'hacı', 'hafız', 'molla', 'hoca', 'efendi', 'bey', 'beyefendi', 'hanım', 'hanımefendi', 'paşa', 'hazret' gibi ünvan ve lakapların soyadı olarak alınması yasaklanmıştır. Soyadı kanununun kabul edilmesi ile toplum hayatında yeni bir düzen ve disiplin sağlanırken, aile ve fertlerin de tam olarak tanınması mümkün olmuştur.

Soyadı Kanununun Kabulü

1934 tarihli Soyadı Kanununun kabulü ile bizde kişi , asıl adı , küçük adı yanı sıra soyadı diye adlandırılan aile adı ile anılmaya başlamıştır.

Kişinin soyadı bulunmaması toplum hayatında karışıklıklara neden oluyordu. Kişinin soyadı olmaması toplumsal ilişkiler bakımından bir eksiklikti. Soyadı yerine kullanılan baba adı, doğduğu memleketin adı veya kullanılan lâkaplar, soyadının toplumsal ilişkilerde rolünü oynayamıyordu. Soyadı bir bakımdan ailenin toplum hayatındaki rolünü değerlendirmekte aileye güç ve kuvvet vermekte idi. Aile birliğini ve aile içinde de karşılıklı ilişkilere moral (manevi) bakımdan destek olmakta idi.

21 Haziran 1934 ‘ de çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile her Türk’ ün öz adından başka soyadı taşıması da zorunlu kılındı. Soyadları Türkçe olacak, rütbe , memurluk , yabancı ırk ve millet adları ile ahlâka aykırı ve gülünç kelimeler soyadı olarak kullanılmayacaktı.

Soyadı Kanununun kabulünden sonra , 1934 yılında 2258 sayılı kanunla, T.B.M.M. Türk Milleti ‘ nin bir şükran ifadesi olarak en büyük şefine , Gazi Mustafa Kemal Paşa’ ya Atatürk soyadını vermiştir.

1934 yılında çıkarılan bir diğer kanunla da “Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi” gibi eski toplum zümreleri belirten ünvanlar kaldırılmıştır. Aynı kanunla yurt savunmasında, Milli Mücadelede gösterilen başarılar karşılığı verilen madalyalar dışında eski Osmanlı idarecilerinin verdiği tüm nişan ve rütbeleri taşımak da yasaklanmıştır.
 
Back
Yukarı