melek
Demirbaşlardan
- Katılım
- 11 Nisan 2008
- Mesajlar
- 2.610
- Tepki puanı
- 255
- Puanları
- 133
- Tuttuğu Takım
- GALATASARAY
***atma Recep, din kardeşiyiz
argo söylediklerin hep yalan, abartma ancak biz bunun farkındayız anlamında kullanılan bir söz.
***dinden imandan çıkmak
kendini kontrol edemeyecek kadar çok öfkelenmek, çok sinirlenmek.
***dinden imandan olmak
dinî inancını yitirmek.
***dini bir uğruna
Müslümanlık için: Senin yanına fedai yazılacağım ve dini bir uğruna çalışacağım. -R. H. Karay.
***dini gibi bilmek
çok iyi bilmek: Ufacık bir düşüncenin en büyük bir dikkati iflas ettirdiğini dini gibi bilirdi. -Ö. Seyfettin.
***dini imanı para
tek düşüncesi para olan kimseler için kullanılan bir söz.
***dinim hakkı için (aşkına)
dinimi tanık tutarım anlamında kullanılan bir ant sözü: Şevki Bey dedi, dinin aşkına sen Romenlerin gemi yaptıklarını işittin mi? -M. Ş. Esendal.
***dinine yandığım
argo öfke, kızgınlık vb. duyguları belirtmek için kullanılan bir ilenme sözü.
***Müslüman mahallesinde salyangoz satmak
körler mahallesinde ayna satmak.
***hidayete ermek
1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek: Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış. -Y. Z. Ortaç. 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek: Bizim gibi nice avareler burada hidayete ermişlerdir. -R. N. Güntekin.
***iman getirmek
1) gönül rızasıyla Müslümanlığı kabul etmek; 2) yürekten inanmak: Onun özveri, alçak gönüllülük taşan yüzünü görünce hayatın sadece bir para çekişmesi olmadığına iman getirir, ferahlardınız. -H. Taner.
***imana gelmek
1) Müslümanlığı kabul etmek; 2) en sonunda doğruyu söylemek; 3) sonradan bir şeyi kabul edip uymak.
***imana getirmek
1) Müslümanlığı kabul ettirmek; 2) istenilen biçimde davranmayı zorla kabul ettirmek: Müslüman olmadan varmayacağını anlayınca kırkyıllık kart gâvuru imana getirdi. -H. E. Adıvar.
***namazı kılınmak
Müslüman birinin cenaze namazı kılınmak: Bir akşam uyudu / Uyanmayıverdi / Aldılar götürdüler / Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü -O. V. Kanık.
***tekbir getirmek
Müslümanlıkta Tanrı’nın büyüklüğünü, yüceliğini anmak için söylenen ve Allahuekber sözü ile başlayan duayı okumak: Hemen şükran secdesine kapanarak tekbir getirir. -H. R. Gürpınar.
***gizli din taşımak
göründüğünden farklı bir din veya inanç sahibi olmak.
***gâvura kızıp oruç yemek (bozmak)
başkasına kızıp kendine zararlı olan bir iş yapmak.
***gâvur olmak
1) Müslüman olmamak; 2) dinsiz olmak; 3) mec. boşuna harcanmak: Aldığım, bu şeylerle, beş bin lira gâvur oldu.
argo söylediklerin hep yalan, abartma ancak biz bunun farkındayız anlamında kullanılan bir söz.
***dinden imandan çıkmak
kendini kontrol edemeyecek kadar çok öfkelenmek, çok sinirlenmek.
***dinden imandan olmak
dinî inancını yitirmek.
***dini bir uğruna
Müslümanlık için: Senin yanına fedai yazılacağım ve dini bir uğruna çalışacağım. -R. H. Karay.
***dini gibi bilmek
çok iyi bilmek: Ufacık bir düşüncenin en büyük bir dikkati iflas ettirdiğini dini gibi bilirdi. -Ö. Seyfettin.
***dini imanı para
tek düşüncesi para olan kimseler için kullanılan bir söz.
***dinim hakkı için (aşkına)
dinimi tanık tutarım anlamında kullanılan bir ant sözü: Şevki Bey dedi, dinin aşkına sen Romenlerin gemi yaptıklarını işittin mi? -M. Ş. Esendal.
***dinine yandığım
argo öfke, kızgınlık vb. duyguları belirtmek için kullanılan bir ilenme sözü.
***Müslüman mahallesinde salyangoz satmak
körler mahallesinde ayna satmak.
***hidayete ermek
1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek: Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış. -Y. Z. Ortaç. 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek: Bizim gibi nice avareler burada hidayete ermişlerdir. -R. N. Güntekin.
***iman getirmek
1) gönül rızasıyla Müslümanlığı kabul etmek; 2) yürekten inanmak: Onun özveri, alçak gönüllülük taşan yüzünü görünce hayatın sadece bir para çekişmesi olmadığına iman getirir, ferahlardınız. -H. Taner.
***imana gelmek
1) Müslümanlığı kabul etmek; 2) en sonunda doğruyu söylemek; 3) sonradan bir şeyi kabul edip uymak.
***imana getirmek
1) Müslümanlığı kabul ettirmek; 2) istenilen biçimde davranmayı zorla kabul ettirmek: Müslüman olmadan varmayacağını anlayınca kırkyıllık kart gâvuru imana getirdi. -H. E. Adıvar.
***namazı kılınmak
Müslüman birinin cenaze namazı kılınmak: Bir akşam uyudu / Uyanmayıverdi / Aldılar götürdüler / Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü -O. V. Kanık.
***tekbir getirmek
Müslümanlıkta Tanrı’nın büyüklüğünü, yüceliğini anmak için söylenen ve Allahuekber sözü ile başlayan duayı okumak: Hemen şükran secdesine kapanarak tekbir getirir. -H. R. Gürpınar.
***gizli din taşımak
göründüğünden farklı bir din veya inanç sahibi olmak.
***gâvura kızıp oruç yemek (bozmak)
başkasına kızıp kendine zararlı olan bir iş yapmak.
***gâvur olmak
1) Müslüman olmamak; 2) dinsiz olmak; 3) mec. boşuna harcanmak: Aldığım, bu şeylerle, beş bin lira gâvur oldu.