karakaya058
Üye
- Katılım
- 19 Ekim 2009
- Mesajlar
- 26
- Tepki puanı
- 53
- Puanları
- 13
- Bulunduğu Yer
- İstanbul
- Tuttuğu Takım
- FENERBAHÇE
Eylüle düşürdüm hüznü...
Vakitsiz vedalara el salladım istemeden. Giderken sen,kan ağladı kalbim, yalandan yere gülümsedi suretim. Yalın ayak yol aldım senden sonra ayrılığın dikenli yollarına. Adım adım geçerken vuslatsız hasretlerden,her batan hatıra içimi kanattı.Kurak bir aşk kalmıştı ve sen gitmiştin rahmetinle birlikte. Çatlamış yüreğime hayalini ekiyorum fütursuzca, nafile. Olmayacak dualara binlerce kez "amin" dökülüyor dudağımdan, nafile. Varoluşumun arefesinde, bir intihar mavisi denizlere döktüm senden kalan yanlarımı. İçinde umut, içinde sen ve birazda beni boğdum. Eylül; varlığıma şahit oldun, kıyametime hazırlan bu gece...
Eylülde düşürdüm aşkı...
Yama tutmaz boşluklar kaldı yadigar. Ki ne biriktirdimse mutluluğa dair, dökülüp gitti benden, kayboldular. Asık bir suretin gülmeye yaban kalmış dudaklarından ne bekliyorsun şimdi. Lâl'leşmiş dilimden duyacağın tek şey haklı bir isyan, sonrası "Lâ Havle". Yalın bir hayatın içindeki yarım bir sevda tek mirasım. Arta kalan dertler ve senden geriye başımı bekleyen ecel oldu tek kârım. Güneşi afaroz ettiğin günden beri karanlık kaldım hep. Saat geçmiş, vakit bitmiş neye yarar. Söylesene; varlığını bir hayat sayan bedende, senden sonra yaşam kalırmı. Ve söylesene seni hayat bilen birine, senin için ölmek yakışırmı?
Eylüle bıraktım seni...
Ağlarcasına geçtim bu aşkın içinden yalnızlığa. İmlası bozuk sevdamın sonuna ne bir nokta koyup bitirmeye yetti gücüm, ne de üç nokta bırakıp devam etmeye cesaret edebildim. Bitirememenin acizliğine ve tekrar dönemeyişinin gerçekliğine. İki nokta koyuyorum, umuda ve çaresizliğime..
Şimdi seni bir ömür bilmiş bedenden söküp atıyorum ruhumu. Gör bak, seni hayat bilen adam, uğruna yakışmayanı seçti. Ve Eylül'e bıraktım seni. "İyiki doğdun" dediğin günde, ben ölmeyi seçtim...
Eylül; başlangıcım onbirinde, bitişim hergününde...
Ahmet KARAKAYA
Vakitsiz vedalara el salladım istemeden. Giderken sen,kan ağladı kalbim, yalandan yere gülümsedi suretim. Yalın ayak yol aldım senden sonra ayrılığın dikenli yollarına. Adım adım geçerken vuslatsız hasretlerden,her batan hatıra içimi kanattı.Kurak bir aşk kalmıştı ve sen gitmiştin rahmetinle birlikte. Çatlamış yüreğime hayalini ekiyorum fütursuzca, nafile. Olmayacak dualara binlerce kez "amin" dökülüyor dudağımdan, nafile. Varoluşumun arefesinde, bir intihar mavisi denizlere döktüm senden kalan yanlarımı. İçinde umut, içinde sen ve birazda beni boğdum. Eylül; varlığıma şahit oldun, kıyametime hazırlan bu gece...
Eylülde düşürdüm aşkı...
Yama tutmaz boşluklar kaldı yadigar. Ki ne biriktirdimse mutluluğa dair, dökülüp gitti benden, kayboldular. Asık bir suretin gülmeye yaban kalmış dudaklarından ne bekliyorsun şimdi. Lâl'leşmiş dilimden duyacağın tek şey haklı bir isyan, sonrası "Lâ Havle". Yalın bir hayatın içindeki yarım bir sevda tek mirasım. Arta kalan dertler ve senden geriye başımı bekleyen ecel oldu tek kârım. Güneşi afaroz ettiğin günden beri karanlık kaldım hep. Saat geçmiş, vakit bitmiş neye yarar. Söylesene; varlığını bir hayat sayan bedende, senden sonra yaşam kalırmı. Ve söylesene seni hayat bilen birine, senin için ölmek yakışırmı?
Eylüle bıraktım seni...
Ağlarcasına geçtim bu aşkın içinden yalnızlığa. İmlası bozuk sevdamın sonuna ne bir nokta koyup bitirmeye yetti gücüm, ne de üç nokta bırakıp devam etmeye cesaret edebildim. Bitirememenin acizliğine ve tekrar dönemeyişinin gerçekliğine. İki nokta koyuyorum, umuda ve çaresizliğime..
Şimdi seni bir ömür bilmiş bedenden söküp atıyorum ruhumu. Gör bak, seni hayat bilen adam, uğruna yakışmayanı seçti. Ve Eylül'e bıraktım seni. "İyiki doğdun" dediğin günde, ben ölmeyi seçtim...
Eylül; başlangıcım onbirinde, bitişim hergününde...
Ahmet KARAKAYA