İbretlik bir Atatürk anısı...

Hakan Koray

Demirbaşlardan
Katılım
3 Ocak 2009
Mesajlar
1.296
Tepki puanı
805
Puanları
113
Tuttuğu Takım
Takım Tutmuyorum
DEVLET İMKANLARINI AMACINA UYGUN KULLANMA


Sivas kongresi sonrası, Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya gelmesi kararlaştırıldıktan sonra Mustafa Kemal ve Hüseyin Rauf beraberlerindekilerle Ankara’ya geldiklerinde Keçiören yolu üzerindeki ziraat mektebi’ne misafir edilmişlerdi. Daha sonra Mustafa Kemal Ankara istasyonundaki gar müdürlüğü binasına yerleşti. Burası hem evi, hem çalışma yeriydi.

O tarihlerde Ankara vilayetinin şehir merkezi kale ve onun hemen çevresi idi. Keçiören, Etlik, Dikmen, Ayrancı’da bağ evleri vardı. Bunlar arasında Çan kayada papazin bağı olarak adlandırılan iki katli ev Mustafa Kemal’e armağan edildi ve o da evi ordu’ya devrederek evin adi ordu köşkü oldu. İki katli binaya 1924’de ilaveler yapıldı fakat bina ısıtılamıyor idi. Zafer, inkılaplar, cumhuriyet, dünyanın üzerimizde toplanan gözleri, Mustafa Kemal’in müstesna şahsiyeti, mütevazi de olsa yeni bir devlet başkanlığı konutunu zorunlu kılıyordu.

Mustafa Kemal yeri kendi seçti, kayalar düzenlendi, diş cephe pembe rengin hakimiyetinde, içerde yeşilin her tonu ile ve planın esasi Mustafa Kemal’in olan yapı 1932’de tamamlandı ve ayni yılın haziran ayında da taşınıldı.
Pembe köşkün döşenmesi için bütçede pek mütevazi para vardı. Gazi, gerekli olanı şahsi imkanları ile karşılama kararı aldı ve kendisine tavsiye edilen o günlerde Beyoğlu istiklal caddesinde bir Türk’ün açtığı dekorasyon mağazası sahibi Selahattin Refik beyi Ankara’ya davet etti. Binayı gezdirdi, arzularını açıkladı ve kendisinden teklif istedi.

Kısa süre sonra kendisine sunulan tasarıyı inceledi, muhatabı konuyu gerçekten biliyordu ve anladı ki, kendisini tanıyanlarca da uyarılmıştı. Buna rağmen teklifleri hazırlayanları kırmadan ülkenin mütevazi imkanlarını izah edebilmiş olmanın rahatlığı içinde feragatler istedi. O sırada ata’nın yanında olan Ankara belediye başkanı Asaf İlbay bey ata’nın su açıklamasını kaydeder.
“biliyorsunuz burası cumhurbaşkanlığı köşkü… Mülkiyeti devletin… Benden sonra buraya meclisin veya belki milletin doğrudan seçeceği zatlar gelecek. Bu eşyaların parasını benim şahsen verdiğimi sizler biliyorsunuz ama, yarin bunu bilmeyenler içinde yanlış hükümler veren olmaz mı? Memlekete en zaruri hizmetlerin yapılamadığı bütçe darlığı içinde israf yapıldığını düşünenler bulunmaz mi? Bir endişem de karar meşkinde olanların şahsi arzularını devlete yükleme mevzuunda beni emsal göstermelidir. Bunu hiç istemem.”
Sonra Selahattin Refik bey’e döner:
“şahsi imkanların olsa bile, böyle mekânlara asgari masraflarla rahat ve zevkli tefrişi tercih etme tercihindeyim. Beni anlıyorsunuz zannederim.” Der.

Kaynak: Cemal Kutay, Atatürk Olmasaydı




Alıntıdır.
 
Back
Yukarı