Kara Mizah Nedir

mine

Demirbaşlardan
Katılım
5 Mayıs 2008
Mesajlar
1.902
Tepki puanı
106
Puanları
113
Yaş
39
Bulunduğu Yer
ankara
Tuttuğu Takım
GALATASARAY
Kara Mizah Tanımı
Acı, elem, keder duyguları,. insan oğlunun yaşadığı her ülkede ve daima vardır. İşte bu acılar ,ulusların mizah ürünlerinde, güldürücü etmenin yanında, karamsarlıkla düşündürücü duygular da yaratır ki bu duygulardan doğan mizaha kara mizah diyoruz. Dilimizde bu tür mizahı tanımlayan Gülüyorum ama içim kan ağlıyor deyimi vardır.

Kara mizah, veya kara komedi, komedi ve hicvin alt türlerinden biridir. Genellikle ciddiyetle anılan cinayet, ölüm, hastalık, savaş, akıl hastalığı gibi konuları mizahi bir anlayışla ele alır. Güldürmekten ziyade daha çok yergiyi amaçlayan mizah türüdür.

Kara mizah açık seçik olana karşıtlık göstermesine rağmen bu anlayışla ilişkilidir. Dolaysız gülmecede mizahi durumların çoğu şoka ve ani değişimlere dayanırken kara mizah genellikle ironi ve hatta bazen yazgıcılığı (fatalizm) kullanır. Kahkaha ile güldürmeyen Kara Mizah'da acılık ve burukluk vardır. İnsanı acı acı gülümseten ve düşündüren bir alaydır. Mizahta genellikle bir kendiliğindenlik vardır; oysa düşünceye dayandığı için Kara Mizah yapmakta ise bir zorluk vardır.

Kara mizah içinde aynı zaman parodi, yani biçimle öz arasındaki ayrılıktan gülünç etki yaratma yer alır. Yaygın olarak, ciddi olması gereken ancak açıkça bunu başaramayan bir duruma karşı gösterilen tepki kullanılır.

Kara Mizahın Tarihi
Batı kara mizahının ilk örneklerini XVIII. yüzyılın başında ingiliz yazan Swift veriyor. Fransa’da kara mizah, daha geç, XIX. yüzyılda başlamıştır. Bu tür mizah için yapılan tanımlamalardan üç örnek veriyorum :
1) Kara mizah ölümün acı gülüşü ile gülen mizahtır.
2) Kara mizah toplumun budalalıklarına başkaldıran bilinçli bir tepkidir.
3) Kara mizah evrenin çirkinliğini acı biçimde yansıtan bir mizahtır.


Kara Mizah Temsilcileri
Bu özel mizah türüne çarpıcı örnek olarak Beckett'in Godot'yu Beklerken adlı oyunundan bir sahne verilebilir; karakterlerden biri kendini asmak için kemerini çıkarır, ancak pantolonu düşer. Grandma's in the Wedding Cake adlı oyunda ise evin yakın zamanda ölen büyük annesinin külleri oyun boyunca döner dolaşır ve son olarak düğün pastasının içinde yerini alır.

Stanley Kubrick'in yönettiği Dr. Strangelove filmi, sinema alanında bu mizah türünün öncüsü olarak gösterilir.

Batı edebiyatının güçlü kara mizah yazarları Baudelaire, Maupassant, Verlaine, Kafka ile Amerikalı Edgar Poe ve O. Henri’dir. Fransa’da her yıl bir kara mizah yarışması düzenlenerek başarılı yazarlarına ödül verildiğini Humour 1900 adlı eserden öğreniyoruz.

Dünya kara mizahının en güçlü örneklerini Andre Breton’un «Kara Mizah Antolojisi» adlı kitabında bulabiliriz.

Kara Mizah Örnekleri
Batıda Kara Mizah Örnekleri
Tarihe geçmiş ve klasik olmuş bir Kara Mizah örneği, Fransa Kraliçesi Marie Antoinette'nin, sarayın önünde "Açız!" diye bağrışanların gürültüsüne, saray balkonuna çıkıp, bu kalabalığın ekmek istediğini öğrenince:

— Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler! demesidir. ( Günümüze kadar gelen bu sözü söylediğine dair hiç bir kanıt bulunmamasına rağmen kendisine mâl edilmiştir.)

Diğer Örnekler
1916 -1918 Genel Savaşından sonra kara mizah ölümü ve sakatlığı da konu olarak işlemeye başlıyor. Örnekler şunlar :
1) Mezarlıkta ölüler için konmuş bir posta kutusu gördüm.
2) Tabut yapılan çam ağacı, her mevsimde yemyeşildir.
3) Tabut, ölülerin kabul salonudur, orada mezar kurtlarını kabul ederler.

Ölüm konulu kara mizah için Verlaine’in şu cümlesi ünlüdür : «Hiçbir eğlence beni ,bir ölünün gömülmesi kadar neşelendirmez.»

Konu olarak sakatlığı işleyen kara mizahtan da bir örnek veriyorum : Savaşta yaralanarak bacağı kesilen bir general, bu olaydan çok üzülen emir erine şöyle diyor : Uzun etme, bundan sonra tek çizme boyayacaksın.


Türkiyede Kara Mizah Örnekleri
Doğu ve Batı’da ürünler verdiğini bildiğimiz kara mizahın bizdeki en güçlü örneklerini Bektaşi hikâyelerinde buluyoruz :
Bektaşi bir hamamda yıkanırken hamamcıya ödemesi gereken bir kuruşunun olmadığını hatırlar ve başını göğe yönelterek şöyle der : – Allahım, bana bir kuruş ihsan et de hamam parasını ödeyeyim! O anda şiddetli bir deprem olur, hamamın kubbesi yıkılır, Bektaşi de herkesle birlikte kaçarak canını kurtarır. Ancak biraz sonra dua eden birisine rastlar, bu adam borcunu ödemek için, Allah’tan 300 altın istemektedir. Bektaşi adama bir tokat vurduktan sonra şöyle der:

— Ayol, onun bu günlerde parası yok! Demin bir kuruş için hamamı yıktı, sen üç yüz altın istiyorsun, Dünyayı mı yıkacaksın?

Başka bir örnek;
Sultan İkinci Mahmut’un Nişancısı, yani Başkâtibi elan Hâlet Efendi (1761 – 1822) çok kıyıcı bir adamdı, çok adam öldürtmüştü.
Yine boğazlattıracağı bir delikanlıyı kurtarmak için gelenler:
— Efendim, kıymayın… Bağışlayın, daha çok gençtir… diye yalvarınca Hâlet Efendi:
— Canım der, kimine çok gençtir yazık olur, diyorsunuz, kimine de çok yaşlıdır, acıyın diyorsunuz. Peki ama boğdurtmak için ben her zaman orta yaşlıları nereden bulayım?
 
Back
Yukarı