Pir Sultan Abdal

mine

Demirbaşlardan
Katılım
5 Mayıs 2008
Mesajlar
1.902
Tepki puanı
106
Puanları
113
Yaş
39
Bulunduğu Yer
ankara
Tuttuğu Takım
GALATASARAY
16. yüzyılda Sivas'ta yaşamış, Alevi halk ozanıdır.

Yaşadığı dönemde, gücü elinde bulunduranlara boyun eğmeyip, ezilenlerin sesi olmuştur. 16. Yüzyıl sonlarında Osmanlı valisi Hızır Paşa'nın emri ile asılmıştır. Halkın sevgisi ile ölümsüzleşmiş, şiirleri yüzyıllara meydan okuyarak günümüze ulaşmıştır.

Pir Sultan'ın söyleyişi biçim olarak halk edebiyatı geleneklerine uygundur. Şiirlerinde divan edebiyatı etkileri hissedilmez. Türkçe'yi, döneminin konuşma dilinde, açık ve anlaşılır şekilde kullanmıştır. Pir Sultan Abdal'ın saz çaldığı biliniyor. Şiirlerini koşma şeklinde yazmıştır. 11’li hece ölçüsünde uyaklı dörtlükler şeklindeki bu söyleyiş, deyiş ve nefeslerle akılda kalıcı ezgilere ve türkülere dönüşmüştür. Ayrıca bu deyiş, nefes ve türküler, Pir Sultan şiirinin günümüze ulaşmasını sağlamışlardır.

Şiirlerinde Allah sevgisi, Hz. Ali ve Hz. Muhammed başlıca temalardır. Yine de
Yunus Emre gibi tasavvuf merkezli bir söyleyişi yoktur. Somut yaşamsal sorunlar ve gerçeklikler, adalet, isyan, dostluk gibi konular şiirlerinde önemli yer tutar. Pir Sultan’ın halkın diliyle geliştirdiği bu sade ama özgün söyleyiş, kendinden sonra gelen pek çok ozanı etkilemiştir. Araştırmacılar 6 farklı Pir Sultan Abdal'dan bahsederler. Bu halk ozanları asıl Pir Sultan Abdal’ın şiirlerinden yararlandıkları gibi, yeni şiirler de yazmışlardır. Yeni yazılanlarla asıl Pir Sultan Abdal'ın yazdıkları birbirlerinden kolay ayırt edilemeyecek ölçüde içiçe geçmiştir. Bu durum yazılı edebiyat için garipsenebilir. Ancak eskilerden yararlanma ve geleceğe birleşik bir ürün mirası bırakma, halk edebiyatının seyrinde doğal karşılanır. Geçen zamanda yazılan şiirler ve türküler, yayılan destanlar ve hikayeler Pir Sultan Abdal'ı bugüne taşımış ve Pir Sultan ABDAL geleneğini yaratmıştır.
 
Ce: Pir Sultan ABDAL






Dostun Bahçesine Bir Hoyrat Girmiş



Dostun bahçesine bir hoyrat girmiş


Korudur hey benli dilber korudur


Gülünü dererken dalını kırmış


Kurutur hey benli dilber kurutur



Su meydanda serilidir postumuz


Çok şükür Mevlâ'ya gördük dostumuz


Bir gün kara toprak bürür üstümüz


Çürütür hey benli dilber çürütür



Kendisi okur da kendisi yazar


Hak hilâl kaşına eylemiş nazar


Senin akranların cennette gezer


Hürüdür hey benli dilber hürü



Hangi dinde isen ona tapayım


Yarın mahşer günü bile kopayım


Eğil bir yol ak gerdandan öpeyim


Beri dur hey benli dilber beri dur



Dervişe n'olursa kendi tacından


Irakibe ölüm yâre gecinden


Benzimin sarısı senin ucundan


Sarıdır hey benli dilber sarıdır



Pîr Sultan Abdal'ım başından başlar


İyisini yer de kemini taslar


Bin çiçekten bir kovana bal işler


Arıdır hey benli dilber arıdır
 
Ce: Pir Sultan ABDAL

eyvallah
 
Ce: Pir Sultan ABDAL

Pir Sultan Abdal’ım gülüm dermişler
Bu şirin canıma nasıl kıymışlar
İster isem
dünya malın vermişler
Sensiz dünya malın neylerim dostum



Bu da benden olsun :)Çok severim şiirlerini .Çok büyük bir değer, güzel insan:)Gönül adamı:)

ellerine sağlık cnm
 
Back
Yukarı