Aldı gitti neyim var neyim yoksa Seyduna ile Şahrut'un Hikayesi Kavuşamayan aşık iki ırmağın öyküsü Yitik öyküdür Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan İki ayrı yürekte durmadan kanayan Seyduna’yla Şahrut Yüreklerin akarken bıraktığı izi Birbirlerinin gözlerinde aradılar. Yoktu. İki iklim farkıydılar Ne zaman göz göze değseler Yangın çıkmayacak denli uzaktılar. Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı Üçüncü bir kente düşmüş suretleri Şahrut gökyüzü geliniydi. Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri. Bir solukluk rüzgarda bile Usul usul kanardı gelincik bedeni. Seyduna yeryüzü cehennemi. Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı, Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi. İki iklim ayrıldılar. “Ya Şahrut!” dedi Seyduna “Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm. Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun. Su gibi git.” Şahrut’un yüzüne keder mayın gibi durdu. Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu. Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak, Yüzlerine oturdu. Rivayet odur ki, Şahrut vardığı denizlerde hala Seyduna türküleriyle uyanmakta, Seyduna, Şahrut’un gözlerinden kalan Masalla yaşlanmakta.
Ce: Seyduna & Şahrut - Aldı Gitti (Resimli) teşekkürler kardeşim yalnız birdaha bü tür resimli paylasımları fotograf arşivinde olan resimli şiirler kısmına aç
Ce: Seyduna & Şahrut - Aldı Gitti (Resimli) resimlerle şarkılar diye ayrı bir bölüm açalım fehmi nedersin daha iyi olur kanısındayım